• Reklam / Advertise
  • Künye
  • İletişim
  • Satış Noktaları
Salı, Ocak 19, 2021

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Sonuç Yok
Tüm sonuçlar
ArtDog Istanbul
SWITCH TO TURKISH
SWITCH TO ENGLISH
  • GÜNCEL SANAT
  • EDEBİYAT
  • MİMARİ
  • MODA
  • MÜZİK
  • SAHNE SANATLARI
    • Opera
    • Tiyatro
  • SİNEMA
  • TASARIM
  • SANATÇILAR
  • 6. SAYIYENİ
  • MAĞAZAAbonelik
ArtDog
  • GÜNCEL SANAT
  • EDEBİYAT
  • MİMARİ
  • MODA
  • MÜZİK
  • SAHNE SANATLARI
    • Opera
    • Tiyatro
  • SİNEMA
  • TASARIM
  • SANATÇILAR
  • 6. SAYIYENİ
  • MAĞAZAAbonelik
Sonuç Yok
Tüm sonuçlar
ArtDog Istanbul
EN-US TR

Kıyamet, Hemen Şimdi…

Yvan Barbaryan
30/01/2020
Reading Time: 4min read
Ana Sayfa Köşe Yazısı
CI Header Banner 09.12.20
ArtDog Istanbul Banner 06.10.20 - 06.12.20
Reklam / Advertise
Facebook'da PaylaşTwitter'da Paylaş

1980’lerin ilk yıllarıydı. Philadelphia’nın bana yabancı sokaklarında aylak aylak dolanıyordum. Bir sokak sanatçısı-ki o yıllarda onlara da yabancıydım-Afrika ritimleri eşliğinde hem dans ediyor, hem de dünyanın yaklaşmakta olan sonuyla ilgili bir diskur çekiyordu. Bedenini kullanma biçiminden klasik eğitimli, kullandığı dilden de entelektüel kapasitesinin oldukça yüksek olduğu kolayca anlaşılıyordu. O güne dek, dünyanın sonuyla ilgili kehanetlerin hep İncil eşliğinde anlatıldığına şahit olduğum için, önce kısa bir tereddüt geçirdim; ardından da kısa ve çarpıcı performansı büyük bir ilgiyle sonuna kadar izledim. Afro-Amerikalı dansçı, şirketlerin açgözlülüğünden, soyguncu çete devletlerden, karbon salınımından, ozon tabakasından, yok edilen kaynaklardan, tahrip edilen doğadan ve tüm bunların birbiriyle ilişkisinden bahsediyordu. Geri dönüşü olmayan yokoluşu ve bunun sürdürmekte olduğumuz hayatla ilgisini ilk kez Philadelphia sokaklarında, Afro-Amerikalı bir dansçıdan dinledim. Distopyaya ilk yolculuk. Ardından kendine dönüş ve müziğin iyileştirici gücüyle buluşma. Hep yaptığım ve yapacağım gibi. Benim ilacım da müzikti. “Siyaseten doğruculuk” ve “sosyal sorumluluk” zamanlarında değildik henüz. Her şey çok daha sahiciydi. Meseleler gerçek, insanlar cesurdu. 69’un üstünden henüz on yıl geçmişti. Müzik de daha gerçekti. Sun Ra, Arkestra’yla Philadelphia’da, Morton Street’te bir sıra evde yaşıyordu. Sun Ra da mavi gezegene alternatif bir dünya arayışındaydı. Yokoluş şarkılarını, başka bir dilde söylüyordu. 

BenzerYazılar

Yapay Zekanın Müzik Zevkinizi Eleştirmesini İster Misiniz?

Yapay Zekanın Müzik Zevkinizi Eleştirmesini İster Misiniz?

Ocak 12, 2021
Kuzey Işıklarından Müzik Yaratıldı

Kuzey Işıklarından Müzik Yaratıldı

Ocak 10, 2021
Daha fazla

Francis Ford Coppola’nın Apocalypse Now’ı 1979’da sinema salonlarına ulaşmıştı ve hala bazı sinema salonlarında gösterilmekteydi. Ben de o güne dek filmi dört beş kez seyretmiştim. O yıllardan sonra bu sayı daha da arttı. Filmin beni bu kadar etkilemesinin nedeni, Albay Kilgore’un yönettiği Charlie’s Point saldırısı sırasında askerlerini savaşın sarhoş ediciliği ile yükseltmek ve de Vietnamlıları dehşete düşürmek için hoparlörlere verdiği, Wagner’in Ride of the Valkyries adlı parçasının insanı allak bullak eden tokatıydı. Seyredeni esir alıyor, vahşeti sıradanlaştırıyor, soyutluyordu. Vahşeti, savaşın acımasızlığı ve anlamsızlığını, ihtişamlı bir fırçayla boyuyordu Ride of the Valkyries. Filmi Wagner’siz düşünmek imkânsızdı. 

Anthony Burgess ve Stanley Kubrick’in A Clockwork Orange’ında da benzer şeyler hissetmiştim. Burgess’in distopyasında da, Beethoven’ın 9’uncusuyla şiddete başka bir yerden bakmıştık. Yine distopya ve bu kez birlik, beraberlik, çözülme, bölünme ve yokoluş bir arada. Yokoluş ve Beethoven.

Reklam / Advertise

Bu güzel ve heyecanlı yıllardan sonra, 80’lerin sonunda, Lawrence “Butch” Morris’le müzik, savaş, ölüm, yokoluş, dünyanın sonu üzerine konuştuğumuzu hatırlıyorum. Butch özellikle savaş ve müzik üzerine çok düşündüğünü söylemişti. Osmanlı’nın mehter takımı ve bandosunun dünyadaki tüm askeri bandoların ilk örneği olduğunu ve savaş sırasında da hem moral vermek, hem de düşmanı korkutmak için kullanıldığını anlatmıştı. Yine yokoluş ve müzik.

Savaşın ve yokoluşun görkemli, ihtişamlı bir tarafı var kuşkusuz. Savaşın ve yokoluşun estetiği. Ve de müziği. Savaşların yani yokoluşa giden yolun yolunda gitmeyen bir şeyleri değiştirmek, yoluna sokmak için başladığı söylenebilir. Yol yanlış bir yol olsa bile. Savaş ve yokoluş öncesinde, “savaş tamtamları”nı duymaya başlarsınız. Savaşa giden yolun taşları müzikle örülmeye başlanır. Ölümün ve yokoluşun yaklaşmakta olduğunu haber veren sesler. İnsanları bir şeylere inandırmak, sarhoş etmek için, vasat ve banal fikirleri görkemli kılmak için müzik çok kullanışlı bir araçtır. Yokoluşun eşiğindeyken, yokoluşla aranıza mesafe koymanızı sağlar. Yokoluşu kabullenmenizi, hatta yokoluşta kendinizi bulmanızı. Doğduğumuz andan itibaren “öteki”yle mücadele ederiz; “öteki”ni “öteki”leştirmek varoluşu kolaylaştırıyor belki de. Eşyanın tabiatı. “Öteki”leştirmenin dayanılmaz hafifliği ve bu hafifliğin bir estetik coğrafyası var.

Bu kaçınılmaz “öteki”leştirme hezeyanının bizi topyekün yokoluşun kıyılarına taşıdığı hepimizin malumu. Topyekün yokoluşa hiç bu kadar yakın olmamıştık kuşkusuz. Ve de bu noktaya “medeniyet” yolculuğumuzda oldukça kısa bir sürede geldik. Bazılarımız sessiz kalarak, bazılarımız işbirlikçi olarak, bazılarımız kategorik kötülüğümüzle “cehennemin taşları”nı döşedik. Şu anda özenle kurguladığımız distopyanın kucağındayız. Tabii ki bu topyekün yokoloşun, kıyametin de bir müziği olmalı. Yedi melek tarafından üflenecek yedi trompet. Kıyametin yedinci mührü kırıldığında ve yedinci trompeti duyduğumuzda, cennet ve cehennemim kapılarındayız kehanete göre. 

Hikâyemiz büyük patlamayla başladı. Uçsuz bucaksız evrenin ücra bir köşesinde, büyük bir mucizenin kıyısında, hem hikâyemizi yazdık, hem de müziğimizi yarattık. Yokoluş için bu kadar çabalamamıza gerek yoktu büyük ihtimalle. Ancak yokoluşun sarhoş ediciliği ve müziği bizi büyüledi. İş dönüp dolaşıp eşyanın tabiatına geliyor. Belki de başka türlü olamayacağı için böyle oldu. Ne yaparsak yapalım, aynı sona başka bir yoldan ulaşacaktık büyük ihtimalle. Kaderimiz belki de başka bir müzikle mühürlenecekti ama müziğimiz hiçliğin müziği olacaktı yine de.

Redesign Mid Banner 07.12.20 - 31.12.20
Reklam / Advertise

BenzerYazılar

Yapay Zekanın Müzik Zevkinizi Eleştirmesini İster Misiniz?
Müzik

Yapay Zekanın Müzik Zevkinizi Eleştirmesini İster Misiniz?

Ocak 12, 2021
Kuzey Işıklarından Müzik Yaratıldı
Müzik

Kuzey Işıklarından Müzik Yaratıldı

Ocak 10, 2021
Milyonfest Online’da 5 Günde 15 Sanatçı Konser Verecek
Müzik

Milyonfest Online’da 5 Günde 15 Sanatçı Konser Verecek

Ocak 8, 2021
BİFO’nun Yeni Yıl Konseri Yarın Borusan Klasik’te
Müzik

BİFO’nun Yeni Yıl Konseri Yarın Borusan Klasik’te

Ocak 6, 2021
Erol Evgin ve Sokak Müzisyenleri “Yine de Güzeldir Yaşamak” Diyecek
Müzik

Erol Evgin ve Sokak Müzisyenleri “Yine de Güzeldir Yaşamak” Diyecek

Aralık 29, 2020
Yılın İlk Festivali Festtogether
Müzik

Yılın İlk Festivali Festtogether

Aralık 28, 2020
ArtDog Istanbul Banner 06.10.20 - 06.12.20
Reklam / Advertise
  • Reklam / Advertise
  • Künye
  • İletişim
  • Satış Noktaları
ArtDog Istanbul

visa-master

© 2019 ArtDog Istanbul - a KAHIN brand.

Sonuç Yok
Tüm sonuçlar
  • ENGLISH
  • TURKCE
  • SATIN AL
  • 5. Sayı
  • Güncel Sanat
  • Edebiyat
  • Mimari
  • Sinema
  • Moda
  • Müzik
  • Sahne Sanatları
    • Opera
    • Tiyatro
  • Tasarım
  • Sanatçılar
  • Reklam / Advertisement
  • Künye
  • İletişim

© 2019 ArtDog Istanbul - a KAHIN brand.

Tekrar Hoşgeldin!

Giriş Yap

Şifreni mi unuttun? Üye Ol

Yeni Hesap Oluştur!

Gizlilik ve Kullanım Şartları okudum, onayliyorum.
Tüm alanları dolman gerek Giriş

Şifren Eskimiş

Şifreni sıfırlamak için kullanıcı adı yada email adresini gir

Giriş

Add New Playlist

Size daha iyi bir kullanım deneyimi sunabilmek için çerezler kullanıyoruz. Detaylı bilgi için Gizlilik ve Kullanım Koşulları hakkında açıklama metnini inceleyebilirsiniz.
X