Frida Kahlo, Leo Matiz Vakfı. Fotoğraf: Leo Matiz

Belgesel “Frida”yla Kahlo’ya Yeni Bir Bakış

2024 Sundance Film Festivali'nde prömiyer yapan "Frida" belgeseli Frida Kahlo'ya yeni bir bakış açısı sunuyor. Belgesel özel bir platformda gösterime girdi.

//

Carla Gutiérrez‘in yönettiği Frida, 18-24 Ocak tarihleri arasında yapılan 2024 Sundance Film Festivali’nde prömiyer yaptı. Belgeselin amacı, Frida Kahlo‘yu kendi hikayesine geri döndürmekti. Belgesel 14 Mart’tan itibaren Amazon Prime’da da gösterime girdi.

Frida Kahlo, 1939. Fotoğraf: Nickolas Muray.

47 yaşında ölen Meksikalı ressam Frida Kahlo, kişisel deneyimleri yansıttığı ve zengin sembolik anlamlara sahip tabloları dışında herhangi bir anı kitabı bırakmadı. Ardından “Fridamania” olarak bilinen küresel bir fenomen başladı; ressam, kitap ve filmlerde eşsiz bir sanatçı, moda ikonu ve queer simge olarak ölümsüzleştirildi fakat bu durum Kahlo’nun asıl hayatına ve kişiliğine dair birtakım boşluklar yarattı. Bu yüzden “Frida” belgeseli Kahlo’yu belli başlıklardan ve kalıplardan sıyırarak onu kendi bakış açısından anlatacaktı.

Frida Kahlo, 1931. Fotoğraf: Imogen Cunningham.

Belgeselde kullanılan biyografik hikaye Kahlo’nun günlükleri, mektupları, denemeleri ve basılı söyleşileri dahil olmak üzere geride bıraktığı yazılı malzemelerin bir araya getirilmesiyle oluşturuldu. İki yıl kadar süren araştırmalara ek olarak mevcut biyografilerden ve Kahlo’nun büyük yeğeni ve Diego Rivera’nın torunu dahil olmak üzere canlı kaynaklardan da yararlanıldı.

1958 yılında Meksika’da kurulan Casa Azul Müzesi (Museo Frida Kahlo) yazı ve fotoğraf bakımından zengindi fakat Kahlo’nun mektupları müzede değildi. Bu yüzden farklı yerlerde bulunan yazılarını ve mektuplarını toplamak için yapımcı Katia Maguire tarafından bir ekip oluşturuldu.

Frida’ya Dair

Belgeselde Kahlo’nun hikayesi ana dili İspanyolca olan seslendirme sanatçısı Fernanda Echevarría del Rivero tarafından okunuyor. Hikaye, sanatçının arşiv fotoğrafları ve görüntüleriyle birlikte, Victor Hernandez Stumpfhauser tarafından hazırlanan film müziği eşliğinde anlatılıyor.

Belgesel, Kahlo’nun Coyoacán’daki çocukluğuyla başlıyor. Hikaye Kahlo’nun tıp okuma hayalleri ve bu hayali sona erdiren otobüs kazasıyla devam ediyor. Hayatını derinden etkileyen kaza, Kahlo’yu aylarca yatağa mahkum ediyor. Kahlo bir yandan iyileşirken bir yandan da kişisel portreler çizmeye başlıyor. Portrelerini, okulunda fresk yaparken tanıştığı duvar ressamı Diego Rivera‘ya gösteriyor ve o ünlü aşkın temelleri atılıyor. Rivera ve Kahlo 1933’te evleniyor ve Rivera’nın görevi sebebiyle ABD’ye gidiyorlar.

İlginizi çekebilir:  Türkçesi: Selahattin Özpalabıyıklar
Frida Kahlo. Fotoğraf: Manuel Alvarez Bravo.

Belgesel iyi bilinen biyografik gerçeklerin yanı sıra Kahlo’nun karmaşık iç dünyasına da ışık tutuyor. Gutiérrez, ABD’de oldukları süre boyunca memleketine duyduğu özlemi ve zaten var olan sağlık sorunlarını daha da artıracağı korkusuyla hamileliğini sonlandırma kararı vermek zorunda kaldığı anlara vurgu yapıyor.

Gutiérrez, “Kırılgan tarafını görmek ve o kararı vermekten ne kadar korktuğunu duymak, benim için yeni bir şeydi,” diyor ve ekliyor “O, sadece ‘Bu durum evliliğimi etkileyecek mi? Kocam ne hissedecek?’ düşünceleriyle başa çıkmaya çalışan sıradan bir kadındı. Bunu görmek onu daha çok sevmemi sağladı.”

Frida Kahlo. Old Stage Stüdyoları. Fotoğraf: Lucienne Bloch.

Kahlo aynı zamanda sözünü sakınmayan biriydi. 1939’da, Renou et Colle Galerisi’nde bir sergi ziyareti için Paris’e gittiğinde sanatını destekleyen Fransız Sürrealistlerle hiçbir ortak noktasının olmadığını gördü. Yaptıkları işleri “burjuva sanatının çürümüş bir tezahürü” olarak nitelendirdi ve “Hiçbir zaman rüyalarımı resmetmedim. Gerçekliğimi resmettim” diyerek onlardan uzaklaştı. Dilinin keskinliği, hoşlanmadığı insanları aşağılamak için kullandığı yollardan sadece biriydi.

Animasyonlarla Yeni Bir Dokunuş

Frida, Sofía Inés Cázares ve Renata Galindo tarafından oluşturulan animasyonlarla belgeselde Kahlo’nun hikayesini güçlendiriyor. Animasyonlarla Kahlo’nun kırpılmış saçları Self-Portrait with Cropped Hair (1940)‘da yere dökülüyor, elbiseleri Memory, the Heart (1937)‘da salınıyor. Gutiérrez, eserlere dinamizm katmak ve Kahlo’nun sanatına saygılı kalmak arasında ince bir denge kurmanın zor bir iş olduğunu belirtiyor. Resimlerin taşıdığı duygusal içerikler hakkında uzun toplantılar yaptıklarını ve herhangi bir yeni öğe eklemeden sadece resmin tam kalbine vurgu yapma kararı aldıklarını söylüyor.

Frida Kahlo, 1941. Fotoğraf: Leo Matiz.

Frida’nın Bakış Açısı

Belgeselde Kahlo dışında Rivera ve Kahlo’nun yakınları da seslendirilse de en dikkat çeken performans kuşkusuz Del Rivero’nunki. Gutiérrez, Frida Kahlo ile aynı mekanda olmak ve sırlarını dinliyormuş hissini yaratmak için Del Rivero’yla aynı ses kabinine girdi. Gutiérrez, Kahlo’nun, dünyayı nasıl gördüğünü, dünyayla nasıl bir iletişimde olduğunu ve nasıl hissettiğini görmenin şaşırtıcı olduğunu belirtti ve “İşte bu onun bakış açısı” diyor.

 

Previous Story

Vatikan Venedik Bienali için Cattelan’ı Seçti

Next Story

Banksy’nin Yeşillendirdiği Kuru Ağaç

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.